I.
ALAEDDİN KEYKUBAD |
Alaeddin Keykubad, Keyhüsrev’in ortanca oğludur. Sultanlığı zamanında, Anadolu Selçukluları, en ihtişamlı dönemini yaşamıştır. Babası Keyhüsrev, İstanbul’dan dönüp tahta çıktığı zaman, Keykavus’u Malatya, Keykubad’ı ise amcası Süleymanşah’ın Meliklik merkezi olan Tokat’a yollamıştı. Keykubad burada, babasının ölümüne kadar 6 yıl melik olarak kaldı. Keykavus, 1212 yılında, Ankara’yı zaptedince, kardeşi Keykubad’ı Malatya civarındaki Masara (Minşar) ve takiben de Kezirpert kalesine hapsetti. Keykavus’un, ölümünden önce, kardeşi Keykubad’ın tahta çıkarılmasını vasiyet ettiği de rivayet edilir. Çünkü kendi evladı yoktu, varsa bile herhalde yaşı taht için uygun değildi. Keykavus’un ölümü üzerine, çevresindeki önemli beyler bir süre sultanın ölümünü gizli tuttular. Çünkü, vaktiyle, kardeşler arasındaki saltanat mücadelesinde Keykavus’un tarafını tutmuşlardı ve şimdi Keykubad’ın şiddetinden çekiniyorlardı. Taht için Keykubad yerine Erzurum Meliki Tuğrulşah veya onun küçük kardeşi Koyulhisar Meliki Keyferidun’u düşünmekte idiler. Sonunda aralarındaki müzakerelerde, bazı ileri gelenlerin baskısı ile, Keykubad üzerinde anlaşmak zorunda kaldılar. Bu sırada hapiste bulunan Keykubad, davet üzerine Sivas’a hareket etti ve tahta çıkarıldı. Keykubad, takiben başkent Konya’ya hareket etti ve burada da törenlerle karşılandı. Bu tarihlerde, Moğol istilası Asya ve Doğu Avrupa’yı alt-üst etmekteydi. Ağabeyinin Haleb seferi nedeniyle, Selçuklular’ın, zamanın diğer güçlü devleti olan Eyyubiler’le de arası iyi değildi. Eyyubiler Diyarbakır ve Meyyafarikin’i Artuklular’dan, Ahlat bölgesini ise Sökmenlilerden ele geçirip, Anadolu Selçukluları’nın hem güney hem doğu komşusu olmuşlardı. Keykubad önce Melik Eşref’e heyetler gönderip sonra da kızı ile evlenerek, Eyyubilerle arasını düzeltti.Moğol istilasından kaçmakta olan birçok insan Anadolu’ya göçmekteydi. Bunların arasında değerli bilim adamları ve sanatçılar da vardı. Yaklaşmakta olan tehlikeyi gören Keykubad, Konya, Sivas gibi önemli şehirlerin tahkimine yöneldi. Antalya su-başısı Mübarizüddin Ertokuş’un tavsiyesi ile Calonoros kalesini kuşattı. Şehrin hakimi Kyr Vart’ın aman dilemesi üzerine, Keykubad, kendisine Akşehir beyliğini vererek ve kızıyla da evlenmek koşuluyla, anlaştı ve şehre girdi (1221). Şehre Alaiye adı verildi. Bundan sonra Alaiye, Konya sarayının sayfiyesi oldu. Şehirde büyük bir tersane inşa edilerek Selçuklu denizciliğinde önemli bir adım atıldı. Buradan Konya’ya dönen Keykubad, zamanla devlet içersine gereğinden fazla güçlenmiş ve zenginleşmiş, ayrıca Keykavus zamanında da kendisi aleyhine çalışmış olan bazı beyleri ekarte etti.Keykubad zamanında yapılan sefer ve icraatlarda ticari amaçlar ön planda tutulmuştur. Bu, Selçuklular için yeni bir tarzdır. Nitekim Alaiye’nin fethinden sonra Keykubad’ın ilk önemli icraatı, Suriye ile Anadolu arasındaki kervan yollarını korumak amacıyla, Ermenilere karşı olmuştur. Bu sıralarda Kilikya’da önemli olaylar olmaktaydı. 1219 da Ermeni Kralı II. Leon’un ölümü üzerine, kızı İsabel, Antakya Prensi Bohemond’un oğlu Philippe ile evlendi. Bundan yararlanan Haçlılar Ermenistanı işgal ve Ermenileri frenkleştirmeye çalışıyorlardı. Ermeni ileri gelenleri buna karşı çıktılar. Ermeni Baronlarının başı, Lampron Senyörü Konstantin, İsabel’i Philippe’ten zorla ayırıp oğlu Hetum ile evlendirdi ve Philippe hapsedildi. Bohemond, olaya müdahale etmek istediyse de Papa’dan izin alamayınca Keykubad ile anlaştı. Buna karşın Ermeniler de, Haleb Atabeki Şahabeddin ile anlaştılar. Kıbrıs Haçlıları da Ermeniler’in yanında yer aldı. 1225 yılında bu iki gurup arasında savaşlar başladı. Keykubad bu münasebetle, Mübarizüddin Çavlı ve babasının kayınpederi Emir Komnenos Mavrozomes komutasında Selçuklu ordusunu, Kilikya üzerine gönderdi. Antalya Sü-başısı Mübarizüddin Er-Tokuş ta harekata donanma ile denizden katıldı. Er-Tokuş Manavgat ve Anamur’u aldıktan sonra Silifke’ye kadar ilerledi. Kara harekatı daha şiddetli oluyordu. Selçuklular bir taraftan Göksu vadisinden Silifke’ye, diğer taraftan Ceyhan vadisi boyunca Kilikya’ya doğru iniyorlardı. Mübarizüddin Çavlı Silifke ve İasauria (İçel)’i işgal etti. Zor durumda kalan Ermeniler’in isteği üzerine sulh yapıldı ve Selçuklular, İçel hariç diğer bölgelerden geri çekildiler. Ermeniler tekrar Selçuklu tabiiyetine girdiler. Keykubad İçel bölgesine yeni Türkmen gurupları yerleştirdi. Bunların arasında, daha sonra tarih sahnesine çıkacak olan Karamanlılar da vardı. Bu sırada şarkta da önemli olaylar olmaktaydı. Amid Artukları, öteden beri selçuk tabiiyetinde iken, bundan vazgeçip Eyyubi hükümdarı Melik Kamil’e tabi olmuşlardı. İki kardeş olan Melik Kamil ile Melik Eşref arasında da rekabet vardı. Artuklu hükümdarı, bu sırada Azerbaycan’a gelen ve Anadolu işlerine müdahale etmeye başlıyan Harizmşah Celaleddin Mengübirti ile de ittifak yapmıştı. Melik Eşref, Keykubad’ı, Artuklular’a karşı sefere teşvik ediyordu. Sonuç olarak, Keykubad, 1226 baharında doğu seferine çıktı. Artuklu Meliki Mesud bunun üzerine Melik Eşref’in tabiiyetini kabul etti, onun yardımını istedi ve politik durum değişti. Eski müttefiki Melik Eşref’in taraf değiştirmesi üzerine Keykubad çok hiddetlendi. Melik Eşref Şam’a giderek, Keykubad’a karşı kardeşi Melik Kamil’den yardım istedi. Bazı Bizanslı komutanlar da Keykubad’a yardıma geldiler. Çıkan savaşta Eyyubi ordusu kötü şekilde mağlup oldu (1226). Bu sefer sonunda Kahta, Adıyaman ve Çemişkezek gibi bazı merkezler Selçuklu ülkesine katıldı. Artuklu Meliki Mesud tekrar Selçuklu tabiiyetine girdi. Yaklaşmakta olan Moğol tehdidi nedeniyle Keykubad bununla kalmayıp Eyyubilerle de ilişkilerini süratle düzeltti. Melik Eşref’in kızkardeşi Gaziye Hatun ile büyük törenlerle evlendi. Celaleddin Harizmşah Mengübirti’nin Azerbaycan’da bulunuşu, Doğu Anadolu’da tehlike yaratıyordu. Erzincan ve Erzurum hükümdarları da onun siyasetine alet olmaya başlamışlardı. Erzincan Mengücük Hükümdarı Behramşah, II. Kılıçarslan zamanından beri, Selçuklu tabiiyetini kabul etmek ve kız alıp vermekle, 60 yıl hüküm sürmüştü. Behramşah’ın 1225 te ölümü üzerine yerine geçen oğlu Davudşah ve yine aynı yıl Erzurum’da Tuğrulşah’ın yerine oğlu Cihanşah hükümdar oldu. 1228 de Erzincan üzerine yürüyen Keykubad, burayı ülkesine kattı. Davudşah’ı ise, Akşehir ve Ilgın’ı ikta vererek kendisini buraya yolladı. Böylece Anadolu’nun fethi sırasında kurulan Mengücük Devleti, Divriği kolu müstesna, 1228 yılında son bulmuş oldu. Politik koşullar uymadığı için, Keykubad, Erzurum üzerine gitmeyip geri döndü. Büyük oğlu Keyhüsrev’i Erzican Meliki olarak atadı, Er-Tokuşu’da yanına Atabeg olarak bıraktı. Henüz bir yaşında bulunan, Eyyubi prensesi Melike Adiliyye Hatun’dan olma oğlu Kılıçarslan’ı veliahd tayin etti. Bunda, büyük oğlu Keyhüsrev’in, Kyr Vart’ın kızından doğmuş olmasının da rolü vardır. Trabzon Rumları, Keykavus zamanında olduğu gibi, Keykubad zamanında da Selçuklu tabiiyetine idiler. Fakat Trabzon Hükümdarı Adronikos, Celaleddin Harizmşah’tan da aldığı cesaretle, daha Keykubad Erzican’da iken, Samsun ve Sinop üzerine saldırıyordu. 1223 başlarında, Moğollar, Güney Rusya’daki yayılmaları sonucunda, Kırım’daki Suğdak limanını da işgal ettiler. Şehirden kaçan zenginler ve tüccarlar Selçuklular’a sığındılar. Keykubad bunun üzerine, Kastamonu Uç-beyi Hüsameddin Çoban komutasında bir donanmayı Suğdak’a yolladı. Çoban Suğdak’ta asayişi sağladıktan sonra geri döndü. Selçukluların Suğdak’taki hakimiyeti muhtemelen, Moğollar’ın 1239 tekrar gelişlerine kadar sürdü. Takiben donanma Trabzon üzerine yollandı. Erzincan da toplanan kara ordusu da, Melik Gıyaseddin Keyhüsrev ve Er-Tokuş kumandasında Gümüşhane ve Ziganalar üzerinden Trabzon’a yürüdü. Trabzon kuşatıldı ise de başarılı olunamadı, hatta Selçuklular biraz dağınık bir şekilde geri çekildiler ve Trabzon’un fethi, Fatih Sultan Mehmet zamanına kaldı. Trabzon Rumları, Selçuklular’ın 1230 daki Yassı-Çimen zaferinden sonra tekrar Selçuklu tabiiyetine girdiler. Bu tabiiyet, 1243 teki Kösedağ yenilgisine kadar devam etti. Asya’yı alt-üst eden Moğol istilası ile, devrin en büyük İslam devleti Harizmşahlar İmparatorluğu yıkıldı. Sultan Kutbeddin Muhammed, Hazar Denizi’nda bir adaya sığınarak orada öldü. Oğlu Celaleddin Mengübirti, Batı İran, Azerbaycan, Gürcistan ve Doğu Anadolu’da bir devlet kurarak, Moğol istilasına karşı durmuştur. Başlangıçta Mengübirti ile Keykubad’ın araları iyi idi. Fakat sonradan, Mengübirti’nin Ahlat muhasarası ve Erzurum Meliki Cihanşah’ın, Harizmşahlar tarafına geçmesi ile iki sultanın arası açıldı. Mengübirti’nin Ahlat’ta durmayıp Anadolu içlerine ilerliyeceğini anlayan Keykubad, karşı harekete girişti. Melik Eşref komutasında gelen Eyyubi ordusu ile Keykubad Kızılırmak kenarında birleştiler. Bu sırada Ahlat, Harizmşahlar tarafından zapt ve yağma edildi. Harizmşah ve Erzurum kuvvetleri Harput’ta toplanıp Sivas’a yöneldiler. İki ordu Erzincan Akşehri Ovası’nda Yassı-Çimen’de karşılaştı. Büyük bir boğuşma oldu. Harizmşahlar mağlub ve Melik Cihanşah esir edildi (1330). Harput ve Ahlat üzerinden Azerbaycan’a dönen Mengübirti, bir daha kendini toparlıyamadı. Yassı-Çimen zaferinden sonra, Keykubad, yanında Melik Eşref olmak üzere, Erzurum üzerine yürüdü. Erzurum’un ileri gelen beyleri ve Cihanşah ile anlaşarak şehre girdi. Cihanşah’ı affettikten sonra ona ve kardeşine Aksaray ve Eyüphisar’ı ikta olarak verdi. Böylece Süleymanşah zamanında fethedilip, kardeşi Tuğrulşah’a verilen Saltuk-ili Erzurum, 1230 yılında, bir daha ayrılmamak üzere Selçuklu ülkesine katıldı. Moğollar Celaleddin Harizmşah’ı takip ederek, Doğu Anadolu’daki Artuklu ve Eyyubi topraklarını işgal ettiler ve Selçuklular ile doğrudan sınırdaş hale geldiler. Takiben Sivas’a kadar uzanan akın ve yağmalara başladılar. Selçuklular, Moğollara yardım ettikleri gerekçesi ile, Gürcistan üzerine bir sefer düzenledi. Kraliçe Rosudan, kızını, Keykubad’ın oğlu Keyhüsreve vererek anlaşma sağlıyabildi. Mengübirti’nin işgalinden sonra, Ahlat harap olmuş ve yörede asayiş bozulmuştu. Keykubad, Kemaleddin Kamyar komutasında bir orduyu Ahlat’a yolladı. Ahlatlılar, sultanın ordusunu sevinçle karşıladılar. Çevrede bulunan eski Harizm beyleri de askerleriyle birlikte, Selçuklular’a katıldılar. Ahlat ve çevresinin Selçuklular’a katılması, Melik Eşref’i, Keykubad aleyhine çevirdi. Başta Melik Kamil olmak üzere bütün Eyyubi melikleri birleşti. Eyyubi ordusu Birecikte toplandı ve Kayseri üzerine yürüdü. Harput’ta yapılan muharebelerde Eyyubiler mağlup oldular. Harput zaptedilerek, Artuklular’ın bu koluna son verildi. Melik Kamil mağlup olarak ülkesine döndü. Ertesi yıl, Güneydoğu Anadolu’ya bir sefer düzenlenerek Siverek, Harran ve Urfa fethedildi (1235). Ertesi yıl bu kez Melik Kamil, buraları Selçuklular’dan geri alarak yakıp yıktı (1236). 1237 yılında, büyük bir ordu ile Diyarbakır seferine hazırlanmakta olan Keykubad, Kayseri'de vefat etti. |